22 Şubat 2011 Salı

Şizoşems(Bir Şizofrenin Günlüğü-5)

Selam ŞEMS evet evet bugun erkenciyim.Şu an mühendislik kantinindeyim.Kulağımda kulaklık son ses müzik dinliyorum.Çevremdeki gürültüden daha iyi hissettirdiği kesin.Evet bugün neler yaptım.Saat 12 gibi uyandım sanırım.Annemin ısrarıyla yine sabahtan kalma patatesleri yedim :D Daha sonra büroya gittim.Tahmin ettiğim gibi hocam da fazla birşeyler yememişti.Dışardan yemek söyledik.Yemeği yerken napalım falan derken Türk filmi izleyelim dedik.Yeşilçam'ın en sevdiğim filmlerinden biri olan ''Neşeli Günler''i izledik.Ya belki bu 50.izleyişim ama yine kahkahalara boğulduk.Şimdiki filmlerde öyle değil,ikinci izleyişte aynı espriler güldürtmüyor artık.Belkide artık espri anlayışı tamamen değişti o yüzden.ŞEMS arada böyle nostalji yapacağız.Eski Türk filmleride yüreğimizde olduğu gibi burada da yer alacak.Neyse film bittiğinde derse geciktiğimi farkettim.Aceleyle bürodan çıktım minibüse atlayıp doğru bölüme geldim.Ders falan filan derken vakit geçti.Şimdi de mühendislik kantinindeyim ve sana yazıyorum.Gün henüz bitmediğine göre sanırım yapacaklarımdan bahsedeceğim sana.

Eve gider gitmez güzel bir yemek yiyeceğim.Daha sonra kılamadığım namazları kaza edeceğim.Belki biraz dizi izlerim ya da biraz kitap okurum.Ama bugün resim çizmek istiyorum.Zeynep'in boya kalemlerini de aşırdık mı bizden iyisi yok walla :D

Filmden sahneler izledik,güldük hadi birazda yeni şeyler öğrenelim.Dün gece abdestten bahsetmiştim ve ne gibi faziletlerinin olduğunu daha sonra anlatırım demiştim.Sanırım daha fazla beklemenin bir anlamı yok.Bu konuda bize en güzel bilgileri veren tabiki Resulü Ekrem Efendimizdir.Tüm inananlarda olduğu gibi benimde şüphesiz güvendiğim iki kaynak vardır;Kur'an-ı Kerim Ayetleri ve Peygamber Efendimiz'in bize verdiği öğütler..Diğer kaynaklar hakkında yorum yapmak başka bir güne kalsın.Haa hiçbir kaynağada doğrudur yanlıştır diyemem bunlar göreceli kavramlardır.Neyse hatırlat bana bir ara tartışalım bunları.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kim güzelce abdesî alip iki rek'at namaz kilarsa ve her ikisinde de içinde dünya ile ilgili bir endise tasimazsa, anasindan dogdugu gun gibi günâhlarindan siyrilir.»

Diger bir rivayete göre hadisin son kismi söyledir:

«— ...Ve her ikisinde de bir hata islemedigi takdirde geçmis günahlari afvedilir.»

Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Allah (C.C)'in günahlari bagislamasina ve dereceleri yükseltmesine yol açan ibâdetlerini sîze bildireyim mi? «Kötü islerin ardindan hemen abdest almak, câmilere dogru yürümek ve bir namazi kilinca diger vakti beklemek»´dir. Bunlar can kurtaran halatidir.»

(Peygamberimiz son cümleyi üc kere tekrarladi.)

Peygamber (S.A.V)'imiz bir gün abdest azalarini birer kere yikayarak abdest aldi ve: «Su sekilde alinacak abdest, Allah (C.C)'in namazi kabul etmesinin asgari sartidir» buyurdu. Sonra azalarini ikiser kere yikayarak abdest aldi ve: «Azalarmi ikiser sefer yikayarak abdest alana Allah (C.C) iki kat ecir verir» diye buyuurdu. Daha sonra azalarini üçer kere yikayarak abdest aldi ve «Abdestin bu sekli, benim ve benden önceki peygamberlerin ve dostum Halil Ibrahim'in (A.S) abdest seklidir» buyurdu.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Abdest alirken Allah (C.C)'in adini anan kimsenin Allah (C.C) bütün vücûdunu temizler. Fakat Allah (C.C)'in adini zikretmeden abdest alan kimsenin sadece su dokunan âzalari temizlenir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Abdestli iken abdest alanin amel defterine on iyilik yazilir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Abdest üzerine abdest almak, nûr üzerine nurdur.»

Bütün bu hadisler, mü'minleri abdest tazelemeye tesvik eder.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Müslüman kul, abdest alirken agzina su verince agzindaki günâhlar cikip kaybolur, burnuna su verince burnunun gânahlari çikip kaybolur, yüzünü yikayinca göz kapaklarinin kenarlarina kadar yüzünün bütün günahlari süzülüp gider.

Ellerini yikayinca tirnak altlarina kadar bütün ellerinin günâhlari sü­ülüp gider, basina su verince de kulak altlarina kadar basinin bütün günâhlari süzülüp çikar, ayaklarini yikayinca da tirnak aralarina kadar ayaklarinin bütün günâhlari süzülüp çikar. Bundan sonra camiye kadar yürüyüp namaz kilmasi kendi için fazladan bir sevap olur.»

Peygamber (S.A.S.)'imizin:

«Abdestli oruçlu gibidir» buyurdugu rivayet edilir.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kim güzelce abdest aldiktan sonra gözünü göge kaldirarak «eshedü ellâilâhe illallahu vahdehû lâserike lehû ve eshedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû (Sehadet ederim ki, bir olan Allah (C.C)'dan baska ilâh yoktur. O'nun ortagi yoktur. Muhammed (S.A.S.) de O'nun kulu ve rasûlüdür» derse istediginden içeri girebilecegi sekiz Cennet kapisi açilir.»

Ne kadar da güzel değil mi ŞEMS.Bizim gözümüzde bir ağırlık,zorluk olarak görülen abdest ve namaz aslında bizim için gönderilen en güzel nimetlerdir.Çok şükür Yaradan'a,gözümüzdeki karanlık perde kalktı.Bizde bu güzel nimetlerin tadına varabildik.Sonsuz yaşam günü gelene kadar Rabbim tüm inananların ibadetlerini kabul etsin,ibadetlerini daim ve düzenli kılsın.Bu ibadetlerin tadına varamayanlara bir an önce bunların lezzettini göndersin.Allah'ım tüm günahlarımızı affetsin ve bizi salih kullarından eylesin.Bizi cehennem azabından korusun,Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.(AMİN)

Ben ŞİZO sen ŞEMS.Sanırım ŞİZOŞEMSden bugünlük bu kadar bir sonraki güne görüşmek üzere hoşçakalın ALLAH'a emanet olun.














21 Şubat 2011 Pazartesi

Şizoşems(Bir Şizofrenin Günlüğü-4)

Merhabalar ŞEMS evet evet biliyorum geciktim.Hadi bugün yaptıklarımı anlatayım sana oldukça eğlenceli bir gündü.Evet aynen öyle geç kalktım yine halbuki erken yatmıştım.Ehh oldu işte.Hocamın telefonuyla uyandım aslında.Ona karşıda çok mahçup oluyorum bu konuda.Ama kasıtlı yapmadığımı bildiği için kızmıyor sanırım.Hayatımda gerçekten önemli bir yere sahip.Her konuda fikir hocam,arkadaşım hatta hocamın tabiriyle kankam derim.Hayatı gerçekten yaşayarak öğrenmiş birisi.Her konuda bilgisi var hem oldukça da eğlenceli birisi.Moralim bozuk olsa iki lafla hemen beni kendime getirebiliyor.Keyfim yerinde olsa keyfime keyif katıyor.Bugün onu anlatmayacağım.Çünkü hocam böyle tek bir güne sığmayacak kadar mükemmel birisi.Ara ara yaptıklarımızdan bahsedeceğim sana.

Malum öğlen kalktığım için sabahtan kalma patates kızartmalarını yedim.Yeni birşeye daha başladım aslında.Yemeklerin yanında çay yerine portakal suyu içiyorum.Hem oldukça sağlıklı hem de güne enerjik başlamamı sağlıyor.Eee çayı terkedim elbet onun lezzeti ayrı,sadece yeri ve zamanı değişti o kadar.Daha sonra büroya geçtim.Hocamla film falan izledik.Tabi her sahnede ayrı gırgır şamata.Saat 4 gibiydi bürodan çıktık.Hocamla eve doğru giderken hayatımda yapmaya karar verdiğim plandan bahsettim.Evet ŞEMS şaşırma,biz de düzene giriyoruz.

Öncelikle saat sorunum var.Gitmem gereken yerlere zamanında gidebilmek için saati ileri almama rağmen gecikiyorum.Uykularım düzensiz ve güne çok geç başlıyorum.İlk yapmamız gereken uygun bir saatte uyanmak.İkinci olarak düzenli yemek yemek.Arkadaşlarım benim yemek yememle alakalı çok espri yaparlar.Onların gözünde tam bir oburum.Hatta midende karadelik var nereye gidiyor bu yediklerin niye zayıfsın falan derler.İki sebebi var birincisi genellikle günde 1 yada 2 öğün yemek yiyorum.İkincisi çok hareket ettiğim için bünyenin kilo yapmak gibi bir lüksü olmuyor :D şu an 62 kiloyum ama bir 5 kilo falan almam gerek.Üçüncü olarak düzenli çalışmak.Geçen dönem gerek yaşadıklarım gerek fazla özgüvenim gerekse az çalışmam sebebiyle şimdiye kadarki en kötü seneme imza attım.Notlarım berbat derslerim kaldı baya.Bu dönem düzenli ders çalışma olacak,düzenli tutulan defterlerim,hafta sonları çalışma ve tekrar günlerim falan.Yoksa kurtarmıyor ŞEMS kurtarsa dükkan senin :)

Dördüncü olarak düzenli kitap okumak ve film seyretmek ve de ilaveten oyun oynama süresini azaltmak.Kitap okumanın faydalarını anlatmama gerek yok sanırım.Yeni şeyler öğrenmek,insanları yazarlar sayesinde anlamak adına yapmak istediğim bir düşünce.Film izlemeye gelince bence film izlemek ayrı bir kültür kaynağı.Hem güzel vakit geçiriyor hem yeni şeyler öğretiyor hem de ufku genişletiyor.

Evet gel gelelim oyuna.Gereğinden fazla zaman harcadığım şeylerden birisi de oyun oynamak.Geçen yüklediğim bir oyunda sağlığınız için 15 dakikada bir ara vermeyi unutmayın diyordu.Ne kadar oynadığımı,aralıksız ne kadar durduğumu söylemeyeyim sana :D Evet bu kesinlikle düzelmesi gereken bir durum.Hem aslında yavaş yavaş bunun çalışmasına da başladım.Küçük kardeşimle oynuyorum ona daha fazla vakit ayırıyorum.Sonra öğlenleri hocamın yanındayım ondan yeni şeyler öğreniyorum hem de keyif yapıyoruz.Yani artık annemin tabiriyle gözümü üfeler üfelemez oturmuyorum bu meletin başına.

Kaç etti saydın mı beş mi oldu.Neyse işte sıradaki plan ise ibadetler hakkında.Bunu sona bıraktım çünkü buna biraz deyinmek istiyorum.Biliyorsun Allah'ın izniyle artık O'nun istediği gibi bir kul olma yolunda hızla ilerliyoruz.Bu konuda kendime güveniyorum ve daha önceki denemelerim gibi olmayacak.Buna gönülden inanıyorum.Çünkü önceki denemeler hatalıydı.Önceki denemeleri hep bu dünya için istiyordum ya da daha iyi bir hayatım olsun diye.Daha iyi bir hayatım olursa daha iyi bir insan olurum.Daha iyi bir insan olursam daha iyi işler yaparım.Bu dünya da iyi işler yaparsam diğerinde karşılığını alırım.Temel olarak güzel bir düşünce tek hata başta.İbadet karşılıksız Allah için yapılmalıdır.Bizim görevimiz ve yaradılış amacımız olduğu için yapılmalıdır.Geç oldu ama bunu yapmayı başardım diyebilirim.

Peki bu konuda ki kararlarım ne olacak.Öncelikle namazda nefsime zor gelen şeyi buldum.Abdest.Evet farkettim ki abdestli dolaşınca vakti gelince hemen kılıyorum namazımı.Abdestsiz olduğumda o an meşgul olduğum şey engel oluyor bana.Hele dur bu bitsin kılarım,daha vakit çok var diyerek vakti kaçırıyorum.Evet abdestin faziletlerinden en önemlisi namazı zamanında kılmayı sağlamak.Abdestin faziletlerine başka bir gün yine değinirim.Şimdi devam edelim yapacaklarımıza.Bu konuda ikinci yapmam gereken artık namazlarıma sünnetlerimi eklemek.Daha önceki namaza başlama denemelerimde nefsime zor gelen rekatların sayısıydı.Halbuki toplasan yarım saat almaz ama namaz nefsin istemediği bir kavram olduğu için çok uzun geliyordu.Şimdi nefsimi yavaş yavaş ve habersizce öldürüyorum.Yani nefis elbette olmalı ama kötü nefis olmamalı.Neyse sünnetleri ekleyip namazları da tamamlayınca.Namazları vaktinde kılmayı deneyeceğim.Mesela okuldayken yada bürodayken kılmak gibi.Yapacaklarım arasında Kur'an-ı Kerim okumakta var elbette.Başım sıkışınca ilk başvurduğum kaynak.Ama niye başım sıkışınca neden ibadetimi iyi hallerimde de yapmıyorum.6 yaşında öğrendim 22 yaşındayım 16 senede kaç defa hatmettim.Düzenli kaç kere okudum evet utanıyorum bu konuda ve bunu da çözeceğim.

Şimdilik başka birşey aklıma gelmiyor.Hayatımızı bu şekilde düzene sokarsak mükemmel olacak.Lemm fenafillaha kadar çıkarık ŞEMS :D Neyse şaka bir yana oldukça güzel kararlar oldu.Uygularsak ne ala.Bu konuda oldukça kararlıyım Allah'ın izniyle yapacağım.Ben ŞİZO sen ŞEMS.Sanırım ŞİZOŞEMSden bugünlük bu kadar bir sonraki güne görüşmek üzere hoşçakalın ALLAH'a emanet olun

19 Şubat 2011 Cumartesi

Şizoşems(Bir Şizofrenin Günlüğü -3)

Selam ŞEMS işte yine ben,geveze başbelan.Günümü anlatmadan önce gördüğüm bir rüyadan bahsedeceğim.Evimizin karşısında yapılmakta olan bir inşaat vardı.Çocuklar hemen yanımda oynuyorlardı.Bense balkondan onların bu neşeli halini izliyordum.Ama inşaata çok yakın oynamalarıda içten içte tedirgin ediyordu beni.Sonra diğer çocuklar birden kayboldular.Sadece küçük bir kız cocuğu kalmıştı.İnşaatın çevresini saran korumaları da ortadan kalkmıştı.Telaşla evden çıktım inşaatın önüne geldiğimde kimse yoktu.Derken bir ses geldi yardım edin diye.Küçük kız inşaatın kenarındaki bir yere tutunmuş düşmek üzereydi.Aşağıda ise temel inşaatı vardı.Çocuğun bir elini zar zor yakaladım diğer elini vermesini istedim ama bir türlü uzatmıyordu.Yüzünde bir tedirginlik vardı.Sanki düşecek olması umrunda değilde başka birşeyleri düşünüyor gibiydi.Neyse diğer elini de yakalayıp kurtardım.Böyle ilginç bir rüyaydı.Tabirine baktım(Rüyada birini kurtarmak;taktire şayan bir faaliyetten dolayı ödül veya övgü alacağınıza yorumlanır).Bakalım Allah hayırlara vesile eylesin(AMİN)

Uyku sersemliğini üzerimden atmak için yeni birşey keşfettim.Belki çoğu kişi biliyordur ama ben yeni öğrendim.Güzelce bir abdest alıp 4 rekat namaz kılıyorum.Bu hem beni kendime getiriyor hem de güne iyi başlamamı sağlıyor.Aslında bugün namazdan bahsetmek istiyorum sana.Ara sıra takip ettiğim,yer yer yorum yaptığım güzel bir site var orada okuduğum bir yazıyı yazacağım sana.

Namaz, hadîs-i şerîfte; "dinin direği" olarak vasfedilen bir ibâdettir. İbadet ise, yine Kur'ân-ı Kerîm'de belirtildiği üzere, "yaratılışımızın sebebi" dir. Namaz, Allâh'ı zikretme sırrının farklı derecelerdeki tecellî mekânı ve mü'minin mi'racıdır. Rûhî bakımdan binbir mânevî tecellî ve ziyâfetin makâmı olan bu ibâdete devam sayesinde, vücudumuzun da sayısız istifade ve nasibi vardır.

Göz merceklerinin kasılmadan görebildiği ve böylelikle rahatlayıp dinlendiği mesafe 1,5 metre civarındadır. Bu mesafe ise, namaz kılan kişinin secde yaptığı yere olan uzaklığıdır. Bilindiği gibi namazda secde yapılan yere bakılır ve böylelikle farkında olmadan göz mercekleri dinlendirilir. Günde 40 rekat hesabı ile bu dinlenme takrîben bir saat tutar ki, bu nimet, göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.

Vücudun en zahmet çeken yerleri, eklemlerdir. Ve bütün eklemler, namaz içinde yıpranmışlıkları gidererek sağlıklarına kavuşurlar. Şunu da açıkça belirtmek gerekir ki, namaz dışında hiçbir hareket tarzı, vücuda bu ölçüde fayda sağlamaz. Ayrıca namazın bir ibâdet disiplini içinde devamlılığı, eklemlerdeki bu huzuru ömrün sonuna kadar götürür.

Kalbin çalışmasında ve hissî sistemlerle olan alâkasında, elektromanyetik eksenler, en ideal çizgilere gelir. Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik tesirlerle, göğüs bölgelerinde hissettikleri huzursuzluklara, namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.

Namazın, psikolojimiz içinde pek çok faydası vardır:
Günde bir saat kadar da olsa, dünya telâşesinden kurtulur ve namazın penceresiyle nefes alırız. Namazlarımızı devam ettirmekle, her türlü aşırılık ve günahtan uzak kalır, ihtiras ve buna bağlı streslerden büyük ölçüde kurtuluruz.Namaz kılanlarda tevekkül duygusu, kendiliğinden gelişir. Böylece rûh hastalıklarında önemli bir rolü olan vesveseler (evhamlar) de giderilmiş olur.

Namaz, ahlâkî hayatımızı da tanzîm eder. Şöyle ki;
Namaz kılan insanlar, Cenâb-ı Hakk'ın huzûrunda her gün onlarca defa okuduğu, "Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz." andını, şuur altında yavaş yavaş geliştirerek ahlâkî yapılarını tahlil ederler.

Namazın rûhâniyetinden mahrum bir şekilde, şeklen de olsa onu edâ etmeye çalışanlar, secdeye kapandıkları için gururlarını kırarlar. Bu ise çok hayâtî bir meseledir. Zira ahlâk açısından en tehlikeli hastalık "gurur"dur. Bütün kavgaların, nefretlerin temelinde, nefsin bu zâlim hastalığı yatar. Namazı bir ibâdet ciddiyeti içinde devam ettirenlerin gururları, secdeye her vardıklarında mânevî bir hikmetle törpülenir. Sırf bu açıdan bile namaz, ahlâka temel olan bir ibadettir.

Namaz, insanı kontrol eden titiz bir bekçidir. Îmânda ortaya çıkabilecek aşınmalar ve zaaf, namaz kılanlarda görülmez. Bu yüzden îmânın hastalıkları ve İslâmiyet'in temel yasakları olan riyâ ve yalan, karakter çizgimizde, yerini ihlas ve sadâkate bırakır. Böylelikle Efendimiz'in ifadesinde yerini alan, "Müslüman yalan söylemez." hükmü tecellî etmiş olur.

Namazın; insanın maddî veya rûhî yapısında ortaya çıkardığı tesirler, bu birkaç satırda sayamayacağımız kadar çoktur.

Fakat kesinlikle unutmamalıyız ki, buraya kadar saymış olduğumuz, maddî, bedenî ve rûhî faydalar; bizim ibadet yapış amacımız olamaz, olmamalıdır. İbâdetler, Allâh emrettiği için ve O'nun istediği şekilde yapılmalıdır. Yoksa, perhiz yapmak için oruç tutmak, vücudu dinlendirmek için abdest almak ve benzeri maksatlarla ibadetleri îfâ etmeye çalışmak, Allâh korusun, insanın âhireti açısından faydadan çok zarar meydana getirebilir.

Biz, Allâh emrettiği için abdest alırız, onun emri sebebiyle namaz kılar ve diğer ibadetlerimizi yerine getiririz. Sonsuz merhamet sahibi olan Allâh, ibadetlerine devam eden kullarına ne gibi faydalar lütfetmişse, bu emirlerini yerine getirdikçe zaten üzerimizde tecellî edecektir.

O halde bizleri sayısız rızıklarla perverde kılan Allâh Teâlâ'ya her an hamd ve şükr hâlinde olmalıyız. O'nun bizlere sunduğu bu nimetlerin kıymetinin idraki içerisinde, kulluk vazifemizi en güzel şekilde ifâ edebilmeyi Yüce Mevlâmız hepimize nasip etsin. Âmin! 

Söyleyecek başka bir söz bulamıyorum ŞEMS.Namaz aslında bize verilmiş bir lütuf.Halbuki eskiden ne kadar da zor gelirdi.Şimdi ne kadar da kolay olduğunu görüyorum.Çok şükür biz de bu lütfa erdik ve Allah'ın izniyle devamını getireceğiz.Ve bence yangında ilk kurtaracaklar arasında namaz.Kıymetini iyi bilmeli ve sürekli yüreğimizde taşımalıyız.

Ben ŞİZO sen ŞEMS.Sanırım ŞİZOŞEMSden bugünlük bu kadar bir sonraki güne görüşmek üzere hoşçakalın ALLAH'a emanet olun

18 Şubat 2011 Cuma

Şizoşems(Bir Şizofrenin Günlüğü -2)

Merhaba ŞEMS bugün ikinci günümüz.Fazla uzun tutmayacağım.Bugün arkadaşlarımın beni aramasıyla uyandım.Evet yine gereğinden fazla uyumuştum.Derse gelmem için aramışlardı.Geç kaldığımda merak eder yaparlar böyle sağolsunlar.Bugün içimde gitmeye dair bir istek yoktu aslında.Neyse aceleyle hazırlanmaya başladım tam çıkacakken tekrar telefon geldi ders iptal olmuş :D neyse kendime birşeyler hazırladım.Daha sonra film izlemek için bilgisayarıma geçtim.Life As We Know It(Başımıza Gelenler) diye bir film izledim.Oldukça güzeldi.Romantik komedi biraz da dram...oldukça güzel kurgulanmış.beğendim.

Filmden sonra biraz kitap okudum.İskender Pala'nın Şah & Sultan adlı kitabını okuyorum.Kitabı merak ediyorsun biliyorum.Ama sana anlatabilmem için önce okuyup bitirmem gerekiyor.İstersen kitabın arka kapağında yazanları yazayım sana;

Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
Kızılbaşlık!
Sünnilik!
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
Korku? Ya o?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.

Karanlıkve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk!
Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ve Sultan…
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.
Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala’dan…


Evet kesinlikle okunacak bir kitap.Saat 4 civarıydı başım ağrıyordu.Oldukça fazla uyumuştum ama uykum vardı.Bir kaç saat uyumak istedim.Birkaç saat mi kalktığımda saat gece 10du :D Bugün pek bi verimsiz geçti.Uyumakla geçti diyebilirim.Bazen oluyor böyle çok fazla uyuyorum.Bazense çok az uyuyorum hatta uyumadığım günler olabiliyor.Sorma neden ben de bilmiyorum.Demiştim sana fazla düzenli biri değilim bir kaç senedir.Ceplerimden dökülenleri toplamakla meşgulüm.Belki birisi yardım etmek ister de bende düzene girerim.Eee aslında artık yalnızda değiliz.Gönül rahatlığıyla O'ndan yardım isteyebiliriz.Hem o hep dua etmemizi Kendisinden yardım istememizi söylemedi mi ayetlerinde.Evet evet haklısın O ol dedikten sonra karşısında ne durabilir ki.Şükür olsun ALLAH'a...

Dediğim gibi fazla uzatmayacağım bugün.Herşeye rağmen güzel bir gündü.Birkaç yeni karar daha aldım.Zamanla bunlardan bahsedeceğim sana.Ben ŞİZO sen ŞEMS.Sanırım ŞİZOŞEMSden bugünlük bu kadar bir sonraki güne görüşmek üzere hoşçakalın ALLAH'a emanet olun.

17 Şubat 2011 Perşembe

Şizoşems(Bir Şizofrenin günlüğü)

Eskiden defterlere yazılırdı adın sevgili günlük diye.Herkesten saklanırdın,içindekileri sadece seni yazan kişi bilsin isterdin.Çünkü sadece o sana dökerdi içini.O anlatırdı herşeyini.Seve seve dinlerdin,işlerdin yüreğine gizlice.Artık seni defterlere yazan var mı bilmem.Seni buraya yazacağım öyle kilitlerin falan da olmayacak.İsteyen herkes okuyabilecek seni.Çünkü bir tek senin beni anlaman yetmiyor artık.Adını da değiştim sevgili günlük demeyeceğim.ŞEMS diyeceğim sana sende ŞİZO dersin artık bana.Şizoşems diye seslenirler bize.Hem belki biz kavramı da değişir.Biz derken sen ve ben olmayız sadece,başkaları da olur belki.Bizi anlayan ya da anlamak isteyenler çıkar belkide.Kim bilir...

Bugün güne güzel başladık ŞEMS.Küçük kardeşim uyandırdı beni.Hep diğer kardeşimle ilgilenirdi aslında,bana gelmesi şaşırttı doğrusu.Yüzümde gülücüklerle uyandım.Sanırım bana nasıl davranması gerektiğini bilen birisi.Bu yaşta anlaması şaşırtıcı.Çocukların kalbi temiz olur anlarlar herşeyi,hisleri kuvvetlidir derlerya işte öyle birşey...Kahvaltı yapmadım pek de düzenli bir hayatım yok iyi bilirsin ŞEMS.Hep sorarsınya ne zaman düzene gireceğiz diye.Boşver ŞEMS mutlu insanların düzenli bir hayatı olur sadece.Peki biz mutlu değil miyiz.Evet evet mutluyuz ama istediğimiz mutlu olmak değil ki MUTLU ETMEK bunu sen de biliyorsun.Mutlu edince mutluluk daha bir güzel oluyor demi.Evet öyle,tuzsuz yemek gibi mutlu etmeden mutlu olmak.Bekleyelim ŞEMS mutlu etmemizi kabul edecek biri olursa mutlu ederiz.

Peki ne yapmak gerek o zamana kadar.Unuttuk ŞEMS unuttuk.Hep aklımızdaydi halbuki neden böyle oldu ki.Aslında hep hatırlamamız gerekeni unuttuk.O'nu unuttuk.Bizi yaratanı,can vereni unuttuk.Önümüze sayısız nimetler sereni,bizi bizden çok seveni unuttuk.Çok ayıp ettik be ŞEMS.Kulluğu unuttuk,görevleri unuttuk.Af dileyelim ŞEMS vakit henüz geç değil.Daha almaya gelmediler.Af dileyelim bir an önce.O kabul eder bizi yine,O'nun merhabeti sonsuzdur.Azabından korkup merhametine sığınalım.

Bunu bügün anlatıyorum sana ama biliyorsun bir hafta oldu.Bir haftadır O'nun istediği gibi bir kul olmaya çalışıyoruz.Acaba başarıyor muyuz? istediği gibi bir kul olabilecek miyiz?Zor değil ŞEMS zor değil.Bizim dinimiz zorluk dini değil.Kolaylıklar sunuldu bize.Bak işte ne güzel daha biz içimizden geçirmeden gelmeye başladı güzellikler.O'na sonsuz şükürler olsun ŞEMS hadi dua edelim.

Daha günün başındayız.En son uyanmış,kardeşimle vakit geçiriyordum.Bazen unutuyorum anlattıklarımı.Aklımda dönüp dolaşan dile gelip,yazıya dökülüp çıkmak isteyen düşüncelerimi anlatıyorum.Bazen anlatacağım böyle sana bana yardım et ŞEMS bizi anlamaları için bana yardım et olur mu ?

Biraz televizyon izledikten sonra öğlen yemeği vakti geldi.Yemeğimi yedim ve yola çıktım.Yolda giderken içimden bir şarkı söylemeye başladım.Bir sebep yoktu ama neşeliydim bugün.Sanırım O'nun kulluğunun hakkını veriyorduk.Daha yolun başındayken bile güzellikler sunuyordu bize.Çok şükür YARADANA

 Yine minibüsler dolu geçiyordu.Biraz soğukta kaldım yanaklarım çoktan pembeleşmişti.Sanırım bu gelen 5.minibüstü evet durdu.İçerisi sıcaktı ama ayakta gitmek zorunda kaldım :) Bölüme gelince doğrudan sınıfa gittim.Hoca derse girmişti dersin içeriği hakkında birşeylerden bahsediyordu.Neden bilmem ama kanım ısındı.Sanırım sebebi yaşlı oluşuydu.İnsanların en iyi hali bebekken ve yaşlıyken olurmuş derler.Ben de buna inananlardanım.Bebekken günahsız doğmanın verdiği iyi hal varken yaşlanınca yapılan hataların birikmiş pişmanlığı,olgunluk,artık ölümün yaklaşması(Halbuki ölüm yaşa bakmıyordu) gibi sebepler insanları daha bir iyi yapıyor.Korkmamız gereken ikisi arasında geçen zaman sanırım.İlk dersin oluşu sebebiyle fazla uzun tutmadı bizi.Bir sonraki derse daha 3 saat vardı.Dostlarımla beraber bir kafeye gittik.Biraz oyun oynadık,çay içtik,sohbet ettik.Sağolsunlar onlar da olmasa ne yapardık biz.ben sen bir de başımızdan bi türlü eksilmeyen yalnızlık.Yok yok şu sıralar pek gelemiyor yanımıza yalnızlık.Hem artık O'na daha yakın olma yolunda gidiyoruz.O bizi yalnızlıkla baş başa bırakmaz.O kullarını sever merhamet gösterir.Şükür olsun YARADANA

Eve geldiğimde bilgisayarın başına geçtim.Msn i açtım birilerinin gelmesini bekledim zaten pek de kişi yoktu listemizde...olsun olanlar yetiyordu.Birçok kişinin olması taraftarı değilim zaten..Çoğu ben yazmadan yazma taraftarı değil aslında.Belki sözü fazla uzatmam belki de başka sebepler.Evet ŞEMS gevezeyiz biraz.Biraz mı tamam tamam fazlasıyla.Ama her insan konuşma ihtiyacı hisseder.Biz sadece yanlış anlaşılmaktan korkuyoruz.Sadece anlattıklarımıza bizim penceremizden baksınlar istiyoruz.Yüz yüze konuşmak gibi değil ki yazmak.Hisleri,jest ve mimikleri anlatmak için daha fazla gerekiyor.Gerçi yüz ifadelerini anlatan sevimli sarı yuvarlaklarda var.Bazen onlar yetişiyor gevezelikten kurtarıyor beni :)

Zaten şu an buralara kadar okuyan çıkacak mı bilmiyorum evet gevezeyiz ŞEMS gevezeyiz.Ama anlatmak,yazmak,iç dökmek hoşuma gidiyor.Sorunlarımı anlatabilen biri değilim aslında .22 yaşındayım şimdiye kadar aileme hiç bir sorunumu anlatamadım.Neden bilmiyorum.Belkide beni böyle yetiştirdiler diye ya da yaşadıklarımız mı sebep oldu bu duruma.Onlarda da var bu durum aslında.Onlarda gelip soramıyorlar ya aile denen kavram nasıl birşey ŞEMS.Bazen gerçekten özeniyorum.Arkadaşının aldığı yeni oyuncakları görüp içten içe heves eden bir çocuk edası takılıyorum bu gibi zamanlarda.Ama iyi bir yanı da var aslında.İnsan hasretlik duyduğu şeyleri eline geçen ilk fırsatta en iyi şekilde değerlendirirmiş.Bu konuda kendime güveniyorum iyi bir aile kuracağım tabiki YARADANın izniyle.

Tamam tamam bitiriyorum.Ohh sonunda,hiç bitmeyecek sandım diyor olmalısın.Buraya kadar okuyan olursa da ayrıca tebrik ediyorum.Hem acayip bir sabır sınaması olmuştur :D İşte böyle ŞEMS elimden geldiğince yazacağım sana.Günlerime kısaca değinip içimdekileri dökeceğim.Düşüncelerimi,hislerimi ne varsa ceplerimde işte...O'na olan vazifemi yerine getirip düşler alemine doğru yol olacağım.Ben ŞİZO sen ŞEMS.Sanırım ŞİZOŞEMSden bugünlük bu kadar bir sonraki güne görüşmek üzere hoşçakalın ALLAH'a emanet olun.

4 Şubat 2011 Cuma

La Tahzen-üzülme..senai demirci-farid farjad



Üzülme!

Üzülebiliyorsan bir kalbin var demektir. Kalpsizler üzül(e)mezler ki. Ne mutlu sana ki, üzülebiliyorsun. Dokunan var demek ki kalbine. Ya dokunulmasaydı kalbine. Ya hüznün gönül toprağını karmasına izin verilmeseydi. Demek ki gözden çıkarılmadın. Demek ki sen hâlâ bir umut tarlasısın.

Üzülme!

Üzülüyorsan, Biri var ki cılız varlığını düştüğü çamurdan kaldırmak istiyor. Onun için dokunuyor kalbine. Kıymetini bil ki, üzmeye değer görüyor seni. Hüzünlerin kalbinin toprağını allak bullak ediyorsa, sen ekilmeye layık bir topraksın demektir. Kaygıların vuruşuyla tuz buz oluyorsa taş katılığında büyüttüğün güvencelerin, yarılan göğsüne umut fidanları dikiliyor demektir.

Üzülme!

Yüzün yerde geziyorsan, ellerin boynuna sarılı ise, içini ısıtacak haberlerin mürekkebi damlıyor olmalı ömrünün defterine. Kar yağıyorsa güvendiğin dağlara, yarının ovalarında rengârenk çiçeklerin olacak demektir. Hırçın fırtınalar sarsıyorsa sevinçlerinin zirvesini, rüzgârlar dövüyorsa umudunun yamaçlarını, bir yüce dağsın sen demek ki, az bekle, eteğinden serin pınarlar akmaya başlayacak demek ki...

Üzülme!

Üzülüyorsan, şımaramazsın. Kibrin kirli tuzağına düşemezsin. Kendini beğenmişliğin çamuruna dolaşmaz ayakların. Uzak geçersin isyanlı yollardan. Heveslerinin ardı sıra düşüp nisyan uçurumlarının başına sürüklenmezsin. Seni Biri yakınlığına çağırıyor demek ki... Gözden çıkarmamış olmalı seni.

Üzülme!

Üzülüyorsan, bir kutlu teselli kapısının önünde bekletiliyorsun demektir. Gözlerini kaldır vefasız dünyanın eşiğinden. Gönlünün elinden çıkar sebeplerin boş avuntularını. Umudunu kes sahte doymalardan. Yüreğini küstür coşkulardan. Kapı açıldı açılıyor demektir.

Üzülme!

Üzülüyorsan, kaybedeceğin bir şeyler var demek ki... Kaybedeceği bir şeyi olanlar çoktan kazanmışlardır. Eline geçmeyenleri saymakla tüketme nefesini, elindekileri saymaya başla. Hepsini saysan bile, nefesini saymaya nefesin yetmeyecek demektir. Bak işte zenginsin.

Üzülme!

Seni bir "İşiten" var. Seni senin kendini bile sevmenden önce O sevdi seni. Senin kendini bile bilmediğin unutuş kuyularından çekip çıkardı seni. Çektiğin acılara habire meşgul çalan telefonlar gibi kör ve sağır değil O. Yüreğinin her yangınına O yetişiyor. Ayrılıklarına ve sıkıntılarına metal soğukluğundaki plazalar gibi umursamaz değil O. Yitirdiklerinin hepsini sana iade edeceğine söz veriyor. Sevdalarına ve özlemlerine çok seçenekli sınav kâğıtları gibi tatsız ve tuzsuz formüller sunmuyor. Seni herkesten çok anlıyor, seni senin kendini düşündüğünden çok düşünüyor. Gözyaşlarınla imzalayasın istiyor yakarışlarını. Bir ebedî çerçevenin içinde, gösterişsiz bir kullukla fotoğraflamak istiyor seni. Dağılıp giden ömür kırıntılarının arasından sıcacık bir kardelen ümidi devşiresin istiyor. Keyfinin çatlak kabuklarının arasından sonsuz teselli pınarları akıtmak istiyor.

Üzülme!

Varlığının tenine çiziktir her hüzün. Varlığından haber verir üzüntün. Hatırlar mısın, bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey bile değildin? Hiç umursanmadan çöpe atılabilecek kirli bir su iken sen, yüzüne bir tek O baktı. Kimselerin arayıp sormadığı, önemseyip adını bir kenara yazmadığı o günlerde, senin adını ilk O andı. Hatırını bildi. Seni yanına aldı. Hep yanında oldu. Sen seni unutup da başını yastığa koyduğunda bile, seni her defasında sabaha çıkardı. Sen Onu defalarca unuttun ama O seni asla unutmadı.

Üzülme!

O'nun en sevdiği kulu da yalnız kaldı. Taşlandı. Sürüldü. Yaralandı. Aç susuz kaldı. Yuvasına uzaktan gözleri yaşlar içinde baktı. Mağarada yapayalnız ve korunmasızdı. Senin gibi üzülen yol arkadaşına sonsuz müjdeler veren tebessümüyle fısıldadı: "Lâ tahzen, innAllahe meânâ."

Üzülme!

Kaldır yüzünü yerden. Omuzlarından sarsıp kendine getirmek istiyor seni Sevgili. "Rabbin sana küsmedi ki..." Gözlerinin içine içine bak sevdiklerinin. "Rabbin seni unutup yalnız bırakmadı ki..."


SENAİ DEMİRCİ